Çarşamba, Ocak 28, 2009

cem adrian


Aşkın en acı halini anlatıyor Emir adlı yeni albümünde,
6.5 oktavlık sese sahip Cem Adrian...
"Aşk Bu Gece Şehri Terk Etti" şarkım bir acapella. ve koro var şarkıda. O koroyu da ben kendi sesimi değişik kanallardan kaydederek bir koro oluşturdum. Yani kendime 134 kez vokal yapmış oldum.

Anladım...
Her şey bitiyor...
Her seferinde yine aşk kaybediyor bizi...
Anladım...
Herkes gidiyor...
Her seferinde yine çok acıtıyor bizi...
Gözlerine bir bak...
Nasıl da parlak...
Beni uğurlarken yine yüzüme böyle bak...
Gözlerime bir bak...
Nasıl da ıslak...
Bana hoşçakal derken onlara iyi bak...
Ağlamadan...
Ağlatmadan...
Gitmelisin...
Şimdi buradan...
Yağmurlardan...
Rüzgârlardan...
Hesap sor bu...
Sokaklardan...
Sevgilim…
Sevgilim…
Anladım...
Her şey bitiyor...
Her seferinde yine aşk kaybediyor bizi...
Anladım...
Herkes gidiyor...
Her seferinde yine çok acıtıyor bizi...
Gözlerine bir bak...
Nasıl da parlak...
Beni uğurlarken yine yüzüme böyle bak...
Ellerine bir bak...
Nasıl da ufak...
Bana hoşçakal derken onlara iyi bak...
Ağlamadan...
Ağlatmadan...
Gitmelisin...
Şimdi buradan...
Yağmurlardan...
Rüzgârlardan...
Hesap sor bu...
Sokaklardan...
Sokaklardan...
Sevgilim..



Söz, Müzik, Aranje : Cem Adrian Düet : Pamela Spence Davul : Çağlar Yürüt

Cuma, Ocak 23, 2009

gül hanımdan -bereket hüseyine


Hoş geldin Barack
Başkanlık sırası sende
Senin yolunu gözlüyor
Batan bankalar, işsiz milyonlar
Senin yolunu gözlüyor
Kapanmalar, iflaslar
Soyanlar, soyulanlar
Hoş geldin Barack
Başkanlık sırası sende
Senin yolunu gözlüyor
Savaşlar, kavgalar
Suikastlar, bombalar
Hoş geldin Barack
Başkanlık sırası sende
Senin yolunu gözlüyor
İsrail-Filistin
Hindistan-Pakistan
İlle de İran İlle de İran
Hoş geldin Barack
Başkanlık sırası sende
Senin yolunu gözlüyor
Karanlık hesaplar, nefretler
Gizli planlar, cinayetler
Senin yolunu gözlüyor
Silahçılar, petrolcüler
Hoş geldin Barack
Başkanlık sırası sende
Nâzım Hikmet’in Hoş geldin Bebek adlı şiirinden esinlenerek Zülfü Livaneli tarafından yazılmıştır.
Obamanın yemin törenini ve
diğer törenleri günlerdir izliyoruz...
NTV hep verdi saatler boyu...
Şarkılar söylediler,
dans ettiler,
dünyaya verdikleri mesaj,
biz tek bir ulusuz,
yekvücut oluruz
başkanımızın çevresinde
çünkü ulusal birliğimiz önemli...
yukarıdaki resim de Aretha Franklinin...
Bir hatırlatma yapalım :
Rosa Parks
güney eyaletlerinde
zencilerle beyazlar otobüslere ayrı kapıdan biniyor,
kendilerine ayrılmış ayrı yerlere oturuyorlardı.
Rosa Parks bir gün Montgomery’de otobüse bindi.
O otobüste bir beyaz,
beyazlara ayrılan yerde yer bulamayınca,
zencilere ait bölümde oturmakta olan
Rosa Parks' tan koltuğundan kalkıp
kendisine yer vermesini istedi.
Şoför de kalkması için uyardı ama Parks yerinden kalkmadı.
Tutuklandı ve hapse girdi.
Olaydan sonraki bir yıldan daha uzun bir süre boyunca
zenciler otobüslere binmediler,
her yere yürüyerek gittiler.
Protesto eylemleri bir yıl sonra meyvesini verdi.
ABD Federal Mahkemesi,
otobüslerdeki bu uygulamayı yasakladı...
Biz ise ,susalım oturalım,
hepimiz BBG evinde gibiyiz
gözetleniyoruz...)))
2-3 adet ayrı ayrı telefonu ve gsm hattı olan
güzel yurdumun güzel insanlarının
hatları iptal aklına bile gelmiyor...
yoksa bize bişey olmaz teranesi
genetik kodlarımızda mı var nedir????...
Aslında biliyoruz da
işimize gelmiyor
kolay kazanılmıyor
çünkü hiçbir şey
bedeli ödenmeden...
kimse de bedel ödemek istemiyor....

Salı, Ocak 20, 2009

nolan testi

Kişisel konular:

*Askerlik hizmeti mecburi olmamalı.

*Devlet, radyoya, televizyona, basına ya da internete müdahale
etmemeli, denetlememeli.

*Devlet, yetişkin insanların karşılıklı rızalarıyla gelişen cinsel
ilişkilere müdahil olmamalı.

*Uyuşturucu yasaları faydadan çok zarar veriyorlar;
kaldırılmalılar.

*İnsanlar sınırlardan rahatlıkla geçebilmeli, istedikleri ülkede
çalışabilmeli, istedikleri ülkede yaşayabilmelidirler.


Ekonomik Konular:


*Devlet, tarımı ve sanayiyi sübvanse etmemeli, destek alımları
kaldırılmalı

*Gümrük duvarları indirilir, ticaret tümüyle serbest bırakılırsa
insanlar için daha iyi olur.

*Asgari ücret, işsizliğe neden olduğu için, iptal edilmelidir.

*Vergiler kaldırılmalı, devlet hizmetlerinin bedeli onları kullananlar tarafından ödenmelidir (yani bedava polis, okul, sağlık vb. hizmet, yok)

*Dış yardım devlet tarafından değil, isteyen bireyler tarafından yapılmalıdır.



Değerlendirme:

“Evet”ler 20, “Belki”ler 10, “Hayır”lar 0 puan.



Testin tümünden 50’den az puan topladıysanız, o zaman siz “otorite yanlısı” birisiniz. Buna göre, halihazır kurumları, hiyerarşileri, iktidar yapılanmalarını körükörüne destekler, değişime şiddetle direnir-mişsiniz. Buna karşın, inançlarınıza ilişkin mantıklı, belagatlı gerekçeler geliştirmeniz de beklenir-miş. Erich Fromm’un başını çektiği Amerikalı psikologlar, bu kişiliklere “ırkçılar,” Stalinciler arasında rastlamışlar-mış. Ayrıca, bu kafadaki insanlar kendi cinsel arzularına da içerlerler, dürtülerini bastırma yoluna giderler-miş. Nedeni de çocukluklarında cinselliğin ayıp olduğunu öğretilmiş olmaları-ymış.



Öte yandan, eğer Kişisel konularda 50’den fazla puan toplamış ve fakat Ekonomik konularda 50’nin altına düşmüşseniz, o zaman “liberal” sınıflandırmada yer alıyorsunuz demekmiş. Bu durumda Amerikan liberallerine (“liberal” tanımının İngiltere ve Amerika’daki anlamının, kıta Avrupası’ndaki anlamından farklı olduğunu hatırlatmama izin verin) benzeyen bir tutumla, hükümet destekli toplumsal programları benimsemekle birlikte, genelde “hoşgörülü” bir tavır sergiler, çevre ile ilgilenir, kadın haklarını yüceltir, kavgadan kaçınır-mışsınız.



Ekonomi puanları 50’nin üstünde, Kişisel puanları 50’nin altında olanlardansanız, “muhafazakâr” gruptansınız demekmiş. “Muhafazakâr” yani, ‘80li yılların Ronald Reagan, Margaret Thatcher ve rahmetli Özal’ı doğrultusunda, kapitalizm-yanlısı olup, büyük şirketler ve onların başarılı yöneticileriyle saf tutar-mışsınız. Bir yandan Thatcher-vari “muhafazakârlık,” ki “dizginsiz kapitalizmin yüceltilmesi” demektir, diğer yandan yoksullara yeşil kart, yiyecek yardımı pratiği içindeyseniz, kendinizi “muhafazakâr” sayamazsınız.


Testin her iki bölümünde de 50’nin üstünde puan alanlara gelince: sizler de “libertarian” oluyorsunuz! Yani, insanların insan olmaktan gelen haklarının yasalardan daha üstün olduğuna inandığınızdan, devlet müdahalesini asgaride tutmayı, serbest piyasa ekonomisini güçlendirmeyi ister-mişiniz Libertaryanlar ayrıca tarih boyunca barıştan yana olmuşlar-mış. Peki, ya puanınız ne eksik, ne fazla, tam tamına 50 ise? O zaman “sınırda” bir vakaymışınız, oturup bir daha düşünmeniz gerekiyormuş!
http://www.alevalatli.com/menu.asp?sayfa=detay&makale=91&v=ULUSAL%20KİMLİK&kat=29

Cuma, Ocak 16, 2009

başlıksız

Naziler kendisini almaya geldiği zaman bir papaz şu ünlü (ve artık klasikleşmiş) sözü söylemişti:
Önce Yahudileri götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, “Ben Yahudi değildim.”
Arkasından aydınları götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, “Aydın değildim.”
Sonra muhalefeti götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, “Muhalefet değildim.”
Peşinden Çingeneleri götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, “Çingene de değildim.”
Peş peşe demokratları, sosyalistleri, liberalleri götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, çünkü “hiçbiri değildim.”
En sonunda beni götürmeye geldiklerinde etrafıma bakındım,
Gördüm ki, “Ses çıkaracak kimse kalmamıştı...”
Bizde kimi götürüyorlar
düşünün bakalım.

Perşembe, Ocak 15, 2009

Babam

tarihte bu gün
kişisel tarihimden
önemli bir gün
babamı 1998 de kaybettiğim gün ...
Tam 11 yıl oldu...
onun yokluğuna alışmak
hayli zor oldu...
dürüst,adil ve yakışıklı bir adamdı...
mekanın cennet olsun,
sen bizde yaşıyorsun,
gelecekte
biz de çocuklarımızda yaşayacağız...

Salı, Ocak 13, 2009

siz hangi şehirsiniz



http://testyourself.tr.msn.com/test/sehir/Result.aspx

ben testi uyguladım bahtıma bu çıktı
siz bakın bakalım
ne olacaksınız?

İstanbul
Siz tam anlamıyla bir “İstanbul”sunuz. Eğer İstanbul’da doğduysanız bu sizin için adeta bir şans demek, çünkü zaten başka bir şehirde mutlu olmazmışsınız gibi bir duruşunuz var. İstanbul hiç bir zaman öngörülemeyen karakterdedir, gizemli, cazibeli, büyüleyicidir, tıpkı sizin gibi. Hem geçmişinin izlerini taşır hem bugünü tüm realitesiyle yaşatır. Kim neyi görmek istiyorsa İstanbul’da onu görür. Tanımak, tanımlamak zaman alır. Tüm bunlar da size has özellikler değil mi? Siz nereye giderseniz gidin denizinin kokusuyla, sokaklarının sesiyle, mavi rengiyle İstanbul sizi geri çağırır ve siz bu çağrıyı kulak ardı edemezsiniz. Çünkü siz zaten "İstanbul"sunuz

Pazartesi, Ocak 12, 2009

tercihler

Şeytan,
"İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver"
(Araf, 14)

Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi.
(Araf, 15)

şeytana pabucunu ters giydirecek
insanların bulunduğu günümüzde
yaşananlara ithaf edilmiş bir yazı...


günün farkına varmadan
önce insan geceyi görmeli,iyice
dinlemeli insan içindeki hayvanı,
yürümeli insan bir uyurgezer gibi
çatının kenarında,bedenin bir
parçasını fırlatmalı insan şeytanın
ağzına.
"Derisi olmayan bir kadın" ın
Anne Sexton'ın
KÖTÜLÜK ARAYICILARI
adlı şiirinden...

siz şeytanın ağzına
ne atmak isterdiniz...