Salı, Ağustos 24, 2010

macar

Bana artık çok gerilerdeymiş gibi gelen çömezlik dönemimizin zorlu anlarında Rahip Istvan, ‘Kader gemisinin rotasını tam olarak kendiniz belirleyemeseniz de en azından hayat denizinin dalgaları arasında savrulurken sarılacağınız bir dümen vardır,' derdi. Zamanında, dara düşmüş yüreğimizin cesaret ocağını alevlendiren bu cümleyle şimdilerde avunmam mümkün değil.




Bence kader gemimizin rotası daha biz yeryüzüne gelmeden önce çiziliyor, elimize verilen dümense çark-ı felekle kıyaslanamayacak kadar beyhûde bir oyuncak; ama yine de hikâyemizin anlatılmaya değerliliğinden en küçük bir kuşkum olsa, ‘Şu dünyada zaten anlatılmamış ne var, eninde sonunda herkes, her şey birbirine benzer, tıpkı bizim gibi,' der ve kalemi elime bile almazdım...”



1600'lü yılların sonları. Kolozsvarlı bir genç, Avrupa'daki güç savaşlarının sert esen rüzgârıyla doğduğu topraklardan koparılarak içinden deniz geçen şehre kadar sürükleniyor. Günbegün değişen şartlar ve yaşanılan onca acı ve yoksunluğa rağmen içinde büyüttüğü hayalini ise hiç kaybetmiyor; düşünülen ve yazıya dökülenleri kâğıda basabilmek... Altıncı romanı olan Macar'la Solmaz Kâmuran, bu kez okurlarını hayalle gerçeğin dansettiği bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Etkileyici bir kurgu ve kıvrak bir dille anlattığı bu yolculukta; kimi zaman on sekizinci yüzyıl Orta Avrupa'sının şehirlerinde dolaşacak, savaş meydanlarının dehşetiyle sarsılacak, bir sarı bukle eski bir aşk şiirindeki “cim” harfini hatırınıza getirecek ve hüzünleneceksiniz. Kimi zaman içinden deniz geçen şehrin Galata'sında dik yokuşları tırmanacak, Haliç'te bir kayık gezintisi yaparken dönemin İstanbul'unun atmosferini soluyacaksınız. Sonra günümüze dönüp Budapeşte'nin parklarında soluklanıp Moskova'nın ara sokaklarında bir eskici dükkânında tozlu raflarda çoktan unutulmuş hayat hikâyelerine can vereceksiniz. İstanbul'da ise heyecanı ve aşkı yakalayacaksınız.


Macar, İbrahim Müteferrika ekseninde içsel bir yolculuğun iz bırakacak anlatımı...


"Mutluluk zamanı unutmaktı"
İbrahim haklıydı...


"Hayat,bir nehirde karşıdan karşıya geçmeye Benzer ,
yola çıktığında varacağın Kıyı uzaklardadır ,
oraya yaklaştığındaysa da ayrıldığın Kıyı ...
Ama Isin özü bu  yolculuğun sana ve
senin ona kattığın manada Saklı ..."
İbrahim yine haklı...

Bütün kadınlar küçük birer kızken
hiç durmadan kıkırdayıp kahkahalar atar
ama sonra birgün
o şen gülüşler birdenbire yüzlerinden silinir.
Sanki bir yerlere düşüp  kaybolurlar.
nereye gider o kaygısız neşe,
kimler çalar kadınların yaşam sevincini....
gene haklı İbrahim....