Cuma, Şubat 05, 2010

gerçek yaşınızı biliyor musunuz...

hava buz gibi şehrimde,donuyoruz adeta
kış da kendini iyice belli ediyor artık.
hani derler ya,
kış kışlığını,p, p.luğunu yapar diye.
Şimdilerde bahçede sigara içmek için bile duramıyoruz,
bırakma vakti geldi sanırım,
9 Şubat Sigarayı Bırakma Günü de yaklaşıyor...
sıkıldık birçok şeyden,anlatmaya bile gerek duymuyoruz artık,
sıkıldım dediğimiz anda bunların neler olduğunu biliyoruz .
değişiklik yapmak gerekiyor zaman zaman.
"geleceğe dair projesi olan gençtir" diye duydum
ve inanmak istiyorum bu söze.
bir arkadaşım üçüncü çocuğu olduğunda
onunla tekrar gençleştim demişti 40'lı yaşlarında ,
herşeye yeniden başlayacağım...ne güzel!!!

Akşam Kanal(İ) zasyon filmini izledik evde,
tvyi tiye alan güzel bir filmdi,
ve güzel güldük hiç olmadığı kadar...
Okan'ı severim,yıllardır da izlerim
tanıdığım verimli bir entellektüel,güzel şeyler üretiyor.
ama martıya çok taktı filmin başlarında,
ve Hakkı DEVRİM vardı filmde kanalın sahibi olarak...

Pinokyoyu yapan Gepotto değilim ki
her odunu adam edeyim sözünü de çok beğendim....
ve bir alıntı,paylaşayım dedim
Ergen yaşlarımızda kırk yaşını geçenleri ‘artık gereksiz’ sayardık.
“Kırkını geçenleri tamam, kenara ayıracaksın.”
Kenara ayırıp ne yapacaktık, bilmiyorum.
Kırkına geldiğimizde bunları unutmuştuk bile.
1970’lerdi, toplumsal mücadelelerin içindeydik.
Sonra, ellili yaşlar geldi, 1980 dönemiydi. 12 Eylülleri yaşıyorduk.
Dünya bilgi toplumuna geçiyordu.
Türkiye Evren-Özal dönemini yaşıyordu.
E tipi Türkiye yaratılmıştı.
E tipi hapishaneler.
E tipi gençlik.
E tipi aydınlar.
E tipi insanlar.
Suçlular, suçlananlar, suçlanacaklar...
60’lı yaşlar 1990 Türkiye’siydi.
Amerikan dünyası egemen oluyordu.
Küresel kapitalizm yeni bir döneme giriyordu.
Bütün dünya tek pazar oluyordu.
İnsan ise ya müşteri ya satıcı.
Doğrusu, hem müşteri hem satıcı oluyordu.
İnsanın metalaşma süreci gerçekleşiyordu.
Marx bir kez daha haklı çıkmıştı.
2000 yılına gelirken “70 yaşımda olacağım” diye yazmıştım.
Şimdi 2010. 80 yaşıma mı girdim?
Şaka olmalı... ***
Gerçekte kaç yaşındasınız?
Sokrates’i okudunuzsa yaşınız 2500 olmalıdır.
Galile’yi biliyorsanız 800 yaşındasınız.
Beethoven’i seviyorsanız 240 yaşındasınız.
Endüstri çağını anlıyorsanız 300 yıl ekleyin.
Tarım kültürünü biliyorsanız yaşınıza 10 bin yıl daha katın.
Gerçekte kaç yaşındasınız?
Nüfus kâğıdınıza bakarsanız yanılırsınız, gerçekle ilgisi yoktur.
Gerçek, aklınızın yaşıdır.
Gerçek, bilincinizin yaşıdır.
Gerçek, duygularınızın yaşıdır.
Gerçek, yaşadıklarınızın yaşıdır.
Gerçek, anladıklarınızın yaşıdır.
Gerçek, yaptıklarınızın yaşıdır.
Gerçek yaşınızı merak ediyor musunuz?
Yaşadıklarınızdan ne anladığınızı sorun.
Yaşamınızı sorgulayın.
Sokrates’i yaşam rehberiniz yapın.
Gerçek yaşınızı mı soruyorsunuz?
Umutlarınıza bakın.
Kararlarınıza bakın.
Yaşama sevincinize bakın.
Neden yaşamak istediğinize bakın.
Yapmak istediklerinize bakın.
İradenize bakın.
Dünyaya bakın. Dünyanın geleceğine bakın.
O geleceğe ne katabileceğinize bakın.
Gerçek yaşınızı göreceksiniz...
ERDAL ATABEK --