Cuma, Kasım 22, 2013

Yavaş yavaş ölürler

Yavaş yavaş ölürler, seyahat etmeyenler
Yavaş yavaş ölürler, okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar
Yavaş yavaş ölürler!
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Veya bir yabancıyla konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler!
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler!
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar…
Yavaş yavaş ölürler!

Pablo Neruda 

Cuma, Eylül 20, 2013

kulube mi değil mi?

bayıldım doğrusu,
kitaplığa,
hem ev,
hem dünya.....

Cumartesi, Temmuz 20, 2013

Leyla Erbil.




Isabel Allende, “Paula” adlı romanının bir yerinde, içsavaş sırasında Lübnan’dan şu çarpıcı sahneyi anlatır:
“Havaalanı, ülke dışına çıkmaya uğraşan insanlarla kaynıyordu; bazıları karılarıyla kızlarını kargo olarak götürmeye yelteniyorlar, insan olarak görmediklerinden onlara da bilet alınması gereğini anlayamıyorlardı.”
Leylâ Erbil, bütün kitaplarında bu “kargo öyküsünü” anlattı bence. İnsan yerine konulmayan, aşağılanan, ezilen ve sömürülen kadını. Bütün bunları, erkeklerin okun sivri ucu kendilerine yöneldiği zaman hiç de hoşlanmayacakları bir dille yaptı üstelik: Hırçın ve kışkırtıcı!

http://www.edebiyathaber.net/ben-delilige-duskun-bir-yazarim/

“Tuhaf Bir Kadın”dan 42 yıl sonra bu kez “Tuhaf Bir Erkek”in hikâyesini kaleme aldı Leyla Erbil. Yazar, Komet’in resimlediği romanındaki erkek karakter için “Her insanın içinde bir sürü başka insan olduğunu düşünüyorum. Buradaki adamda da öyle. Romanda bir kişi yok” diyor.


http://vatankitap.gazetevatan.com/haber/hayatima_giren_tum_erkekler_bir_arada/1/20371

Işıklar içinde yatsın...

Perşembe, Temmuz 18, 2013

kartela

renk uyumları için kartela...




Salı, Mayıs 21, 2013

MOR MEVSİMİ




Jakarandaların mevsimi şimdi şehrimizde
portakal çiçeklerimiz bitti artık o güzel koku yok 
ama mor mevsimi başladı...
mor sevenlere duyurulur.

Perşembe, Mart 07, 2013

kız kulesi aşkları




Kız kulesi ,

Efsaneleri hep anlatılan,
Son tahlilde aşka dayanan,


Aşkı bu kadar önemseyen insan oğlunun,


Bittiğinde her şeyi ayaklar altına alan,aşağılayan,inkar eden,


Fakat her şeyin üstünde kendini gören,şişkin egosunu tatmine yol açan,


Zavallılığı söz konusu olan.



Hayatta kalabilmek için,

Kapının iyi kapandığından emin olmak gerekir.

Salı, Mart 05, 2013

VARGEL-VARGİT ÇİÇEĞİ



“Vargit çiçeği, ‘Güz Çiğdemi’ olarak bilinir. 


Bu çiçeğin Latince adı Colchicum Speciosum’dur. 
Ortalama bin metre ve üzeri yüksekliklerde, bölge halkı tarafından mesire olarak tabir edilen köylerden birkaç yüz metre yükseklikte, yaylalardan ise, bir kaç yüz metre alçaklarda bulunan geçici yerleşim yerlerinde oldukça yoğun olarak görülmektedir.

Vargit çiçeğinin anlamı,
 ‘Evinize-köyünüze gitme zamanı geldi, hadi acele edin ve köyünüze dönün’ demektedir.

Vargit çiçeğinin bu olumsuz tavrına karşın ‘evinizden, köyünüzden yaylalara çıkma zamanınız geldi artık, karlar eridi ve ilkbahar kendini iyiden iyiye hissettirdi’ diyen Vargel Çiçeği, doğanın insanla kurduğu iletişim örneğinin sadece biridir.

 Zehirli bir çiçek türüdür, Vargel çiçeğinin yapraklarının rengi beyaz, Vargit çiçeğinin yapraklarının rengi de mor ve mora yakın tonlardadır, altı taç yaprağı bulunur, üst kısmı huni şeklinde, otsu ve gövdesiz bir bitkidir.

 Karadeniz Bölgesi’nde insanlarının doğal yaşam biçimlerinden olan yayla göçlerinin zamanlamasını göstermesi açısından ‘Vargel’ ve ‘Vargit’ çiçekleri büyük önem taşırlar. 
Stoalılar M.Ö. 4’üncü yüzyılda ‘Doğaya göre yaşamak akla göre yaşamaktır” demiştiler. 

Nasıl ki Babilliler tarım ile uğraşırlarken ayın hareketlerini takip etmişlerse, Karadenizliler de hayvancılık ile uğraşırlarken Vargit ve Vargel çiçeğinin hareketlerini kontrol etmek zorundalar. 

İçerisinde düzeni ve kuralı barındıran doğa hareketsiz değil hareketli, devingendir. 

Bu hareketlilik doğanın bir aklının olduğunu ve bu aklı kavramak için ona göre hareket etmenin daha uygun olacağını ve ona kendini bırakarak daha mutlu ve özgür olacağı insanın aklına daha uygun gelmektedir.”

Pazar, Ocak 06, 2013

Şiddet dünyanın her yerinde


http://www.jr-art.net/projects/women-are-heroes-brazil
Brezilya 'da Rio merkezinde bulunan bu favela (gecekondu) Ağustos 2008 yılında televizyon ekranlarında uyuşturucu satıcıları ve polis arasındaki çatışmalar nedeniyle görüntülenmiş.