Pazar, Şubat 24, 2008

mezunlar





Kız Lisesi mezunlar gecesinde arkadaşlarla biraradayız.
yaşını başını almış arkadaşlar güzelce eğlendik.
böyle günler olmasa zor geliyoruz biraya...
Dohayko başkanı Nesrin Hanım da bizimle birlikteydi...
yaptı yine yapacağını Nesrin hanım,
gönüllü olarak yaptığı görevini unutmayıp
sokaktaki hayvanlara yiyecekler topladı.


Pazartesi, Şubat 18, 2008

KÜMES MÜDÜRÜ İLE ZEKİ KADIN

Kümese müdür aranıyormuş.
Tilki de müracaat etmiş...
Tilki’yi çok beğenmişler, “ne ücret istersin?” diye sormuşlar..
Tilki “Ben gülmekten söyleyemeyeceğim, artık siz ne verirseniz” demiş.

******************************************************************************

Bir kadınla bir adam ayrı ayrı arabalarında giderlerken çarpışırlar.

İkisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur.

Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp: -"Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın.

Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı.
Bu belki de tanışıp, dost olup, hayatımızın sonuna kadar huzur içinde birlikte yaşamamız için bir işarettir" der.

Müthis¸ heyecanlanan adam: "Evet, galiba haklısın" diye cevap verir şaşkınlıkla.

-"Bak, arabam hurdaya döndü ama bir şişe şarap sapasağlam.

Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız" diye devam eden kadın,
şarap şişesini adama uzatır.

Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir.

Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri uzatır.

Bunun üstüne adam sorar: -"Sen içmeyecek misin?"

Kadın cevap verir:- "Hayır ben polisi bekleyeceğim"

Cumartesi, Şubat 16, 2008

benim okulum





Burası benim ilkokulum.
Adana İnkılap İlkokulu...
Mahalleden arkadaşlarla hergün, hep birlikte gittiğimiz okulumuz...
Okul Müdürünün ismi de Ata Beydi...
Atatürk'e de benzerdi müdürümüz,kaşları tıpkı onun gibi...
Başöğretmenim derdik biz okul müdürümüze o yıllarda...
Okulum 1998 Adana depreminde hasar görmüştü,
şimdi ise restore edilmiş halini görüyorsunuz.
Ben bu yazıyı yazmayı ,Zeyanın okul anılarını okuyunca karar verdim...
üniversite biteli 28 yı l olmuş ilkokulu kim hatırlayacak derken...
Kütüphane de vardı okulumuzun bahçesinde ayrı bir binada,kitap alır okurduk sanırım hangi kitabı ,hangi tarihte aldığımızı yazar ,imza atardık...
o zaman ki imzalarımız nasıldı acaba merak ettim doğrusu.
orada görev yapan Nihal Hanım'ı da hatırladım şimdi.
Boynunda inci kolyesi olurdu hep,
etek-bluz giyer,üzerinde mevsimine göre hırka ya da ceket...
ve kırmızı bir ruj sürerdi ...
sessiz olunurdu kütüphanede,şşşşt derdi Nihal hanım ses biraz yükselecek olursa...
adını hatırlayamadığım bir arkadaşımızın halasıydı Nihal Hanım,sanırım bekardı da o zaman..
En üst resimde görülen balkon gibi yerden konuşurdu başöğretmenimiz...
ve oradan ben de bir şiir okumuştum Cahit Sıtkı Tarancı'dan 1.sınıfta iken,hiç de unutmam bakın isterseniz size de okuyayım..
VAR.
Ağacı kıskanırım
Yemiş yüklü dalı var,
Bahar olsun, güz olsun
Ne güzel masalı var.
İmrenirim arıya
Petek petek balı var
Konduğu çiçeklerin
Pembesi var, alı var...diye
Ve kızararak tamamlamıştım okuduğum şiiri ,başöğretmen de başımı okşamıştı aferin diyerek...ah Zeya beni nerelere götürdün şimdi...en kısa zamanda gidip okulumu ziyaret etmeliyim ,bakalım başka neler hatırlayacağım...Tülini de yanıma alıp gitmeliyim,onun hafızası benden iyi çünkü...

Bugün Vatan gazetesinde Güngör Mengi'nin okuyucudan gelen e-postayı yayınladığı bir yazısı vardı.Sizlerle paylaşmak istedim ben de...Katılmamak mümkün mü?

“Afrika’dan bir özdeyiş...
Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda ise, bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.

Türkiye’ye uyarlanışı...
AKP geldiğinde elimizde özgürlük, laiklik, cumhuriyet vardı.
Bize kömür verdiler, aşevlerinde yemek verdiler, gözümüzü kapayarak tekrar oy atmamızı istediler.
Gözümüzü açtığımızda ise, bizim başımızda türban, yüzümüzde sakal, onların elinde para, iktidar vardı!” Topraklarımızın ise çorak tarafı bizde, işe yarayan tarafı yabancılardaydı!..

Burada benim eklemek istediğim ,sanki bu ülke de müslümanlık Akp iktidara gelince mi kabul edildi de bu kadar yaygara koparılıyor...dinimizi yaşayamıyoruz diye...

Sular yükselince, balıklar karıncaları yer... Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.. Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir... Afrika atasozu

Perşembe, Şubat 14, 2008

KUTLU OLSUN


BÖYLE BİR SEVMEK (NE KADINLAR SEVDİM)

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Biraksam korkudan gözleri sislenir.

Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kimbilir

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.

ATİLLA İLHAN

Perşembe, Şubat 07, 2008

AYKIRI İKİLİ







Güzel bir oyun izledik ve sosyalleştik o akşam .İşyerinden çıkınca doğru kuaföre gittik Hale ile çünkü eve git gel bir sürü vakit kaybı ,bizimkiler evden gelip bize katılacak ,oyun 20.00 de başlıyor ne yapacağız o saate kadar,orada vakit geçirelim istedik .
Hale benim işyerinden arkadaşım kendisi bana öğretmenim deyip durur da aslında, ben öğrenirim ondan bir çok şeyi.Ben 78 kuşağı,o 90.Biz Malatya'ya gittiğimizde bizim iki kız evde kalıp pijama partisi yaptılar yokluğumuzda...
Arada da takılır Hale bana öğretmenim beni evlatlık alsana diye.. bekar kendisi ,bilet alırken de gişedeki bayana kızım diye tanıştırdım ,şok oldu ...
saç baş derken sahne makyajı da yapıldı bize.Eşim ve kızımla buluşmak için tiyatroya gelince ,benim kız dalgacı ,Hale'ye arkadaşınızı babamla tanıştırabilir miyiz,benim babam bekar diye bir oyun başlattı,benim koca da bayılır böyle işlere o da katıldı oyuna derken....vakit geçti neyse baktık oyun başlayacak girelim içeri.
Oyunun ilk gösterimi olduğundan yazar hariç Amerikadan gelememiş ,telgrafı okundu...bütün mutfağı orada,sahneye çıktılar ve de bol alkış aldılar.Bütün tiyatro doluydu inanın ve ben çok sevindim herkes adına...
Tiyatro bir şehrin ocakbaşıdır...o şehir hakkında fikir edinirsiniz...



AYKIRI İKİLİ
( 29 Ocak Salı – 16 Şubat arası)
Yazar : Neil SIMON
Dekor : Işın MUMCU
Çeviren : Murat SOMAY
Kostüm : Gülümser ERİGÜR
Yönetmen : Serhat NALBANT OĞLU
Işık : H.İbrahim KARAHAN
Reji Asistanı : Semih YEŞİL

ROL DAĞILIMI
OLIVE........………Nimet İYİGÜN
FLORENCE.……...Zeynep HÜROL
MICKEY.....………Sema ÖNER KELAV
SYLVIE.....……….Burçin BÖRÜ
VERA ……………..Derya KEYF
RENEE…………….Şirin ÇETİNEL
MANOLO…………Murat ASLAN
JESUS…………....E.Çağrı TURAN
OYUN HAKKINDA BİLGİ
Biri hastalık derecesinde titiz ve bu yüzden kocası tarafından terkedilmiş, diğeri tüm parasını eski kocasına kaptıran dağınık bir kadın…
Bu iki zıt karakter aynı evde yaşamaya başlarsa ve bir de bunların kocalarıyla sorunları olan dört arkadaşı ile apartmanlarına yeni taşınmış iki İspanyol komşuları varsa o evde neler olur varın siz hesaplayın artık...
olur?

Çarşamba, Şubat 06, 2008